BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

5 Haziran 2011 Pazar

Eksik Kesik





-Zaman niye hızlı geçer?
Durdu. Güldü. Espriye bağlanacak olan sorulardan biri zannetti herhalde.. Sigarasını söndürdü. Elini ağzına götürüp işaret parmağı ile orta parmağını çatal biçimine sokarak, 
-Sigaran, dedi. Sönmüş ve kül de koptu kopacak..
Sigarayı küllükte söndürmek için özenlice elimi ağzıma götürdüğüm anda kül izmaritten koptu ve gömleğin yakasının kenarına düştü.Usulca ayağa kalktım ve kalkmamla külün savrulması bir oldu. Tekrar uzandım yatağa.. Sıcaktı..
Uzun süredir boş boş bakmakta olduğum noktayı tekrar yakalayarak:
-Zaman niye hızlı geçer? diye sordum tekrar..
-Bilmem, dedi. Güzel vakit geçiriyorsak, belki o yüzden hızlı geçer?
Sigaraya uzandım. Kafam almıyordu cümlenin tamamını.. Teker teker yakaladım kelimeleri ve olağanca gücümle hazmetmeye çalıştım..
-Peki o zaman niye yaşını başını almış, hayatını belli bir düzene sokmuş insanlar zamanın hızlı geçmesinden şikayetçidir? diye sordum her kelimeyi vurgulayarak..
-Az zamanları kaldığı için olmasın, dedi..
-Belki, evet.. Ama bilmiyorum, yeterli bir cevap değil..
Hiç bir zaman da yeterli olmaz zaten.. Belki cevap doğrudur ama asla yeterli olmaz..
-Az zamanı kaldığı için eli kolu bağlıdır, dedi... Ne ileri adım atar ne geri.. Hımm, nasıl desem, üzerinden defalarca geçtiği ve bu yüzden ana hatları haricinde tamamen silinmiş, silikleşmiş ayak izlerinin üzerinden geçmek dışında bir şey yapamaz. Elinden bi'şey gelmez..

Ağzımda duran sigarayı yaktım.. Rahatsızdım. Daha rahat bir yatış şekli bulana kadar kımıldadım..Bir kaç dakika sessizce durduk..
-İnsan bir şey hatırlarken bu zaman alır.. Ne kadar etkilenmiş olursa olsun yavaş hatırlar.. İlk, çağrışımın frekansı yakalanır ki farkında olmayız çoğunlukla.. Sonra yavaş yavaş kavranır, biçimlendirilir falan.
Durdum, düşünceleri toplamakta zorlanıyordum.. 
-Ama unutma hızlı gerçekleşir.. İnsan bir anda unutur.. Çoğunlukla ilgisiz olur bildiğine.. Kanıksamış..
-Yani?
-Zamanın hızlı geçmesi de böyle değil mi?
Cümlemi soru vurgusuyla bitirmeme rağmen cevap vermedi.. Bakışlarımı alıp ona doğrulttum.. O da uzağa bakıyordu.. Dalmış diye düşündüm, bir insan kendi dalgınlığına karşı ne kadar aldırışsızsa bir başkasınınkine de öyledir..

İçten gelen boğuk bir iniltiyle gerindi. Beni bunaltmamaya dikkat ederek başını dizimin üzerine koydu.. Gözlerini yumdu.. Bıraktığım yeri kestiremeden tereddütle:
-İnsan ne kadar dikkatli ve ilgiliyse o kadar yavaş ve tatmin edicidir zaman, dedim sessizce.. Yavaş ve tatmin edici.. Ama gözleri görmez olduysa ya da benim kadar dalgınsa ve siktir etmişse hızlı geçiyor olmalı zaman..
Çürük pencere pervazından bir gürültü taştı ansızın.. Kafamı çevirdim, sararmış perdeye baktım.. Sarı ve sıcak, o kadar.. O da bakıyordu perdeye.. Ama o gözleriyle günlerdir evin içinde olan ve kara sineği takip ediyordu.. Yorgundu, belliydi.. 
Bunaltıcı olan odada yarım saat kadar sessiz kaldık.. Gözleri kapalıydı.. Göğsü belli belirsiz kalkıp iniyordu.. Uyuyor, dedim kendi kendime.. Belki de ihtiyacımız olan tek şey biraz uykudur.. 

Aylardan hazirandı ve hava çok sıcaktı..