BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

31 Aralık 2009 Perşembe

Irma la Douce

ÖLDÜ


Unheilig - Stille Nacht heilige Nacht eşliğinde okunacak


öldü

parmaklarımın arasına bıraktığı boşluk
saatlerdir delirmek için susuyor
onun için dua etmiyorum
yas tutmuyorum
o mevsimsiz çiçeklerden de
gönderecek değilim

hepsinin yerine
ve geride kalan hiçbirşey için
domuz gibi içiyorum
köpek gibi içiyorum
bana yetmiyor
gidi...p henüz yeryüzünde varolmayan
varlıklar gibi de içiyorum
ve böylece senin için üzüldüğüm
tüm Tanrıları hızla geriye alıyorum

bana dokunma,Jelardis
unut
git,kendi gölgeni bile
benim olmadığım bir kainatta yaşa
seninle anlaşalım

birgün
olunca duyarsın
Vera Cruz yakındanlarından geçen
bir gemiden kendimi denize atacağım
artık kadınları Tanrı'ya hatırlatan dinlere
dünyayı kadınlara unutturan aşklara
hiç inanmıyorum

geride kaldım ama
gittim mi Santa Marialı fahişelere?
yemin ederim ki hayır!
kanayan yaralar
para karşılığında sevişerek kapanabilseydi
dünyanın herhangi bir kerhanesindeki
herhangi bir fahişe
şimdiye kadar ölümsüzlüğü icat ederdi

hadi
geride kaldım
şaşkınlıklar gereği öldüm diyelim
o yağmurda öldü
gittiğin yerde gözlerini dinleyebilirler mi?
sesine kim bakar? kalbine kim su verir?
tek başına kazanacağından emin misin?
tek başıma kaybedeceğimden emin misin?
ve sana yalnızca düşmek için sarılan
benden daha cahil başka bir çocuk bulabilecek misin?

geride kaldım
ve o yağmur bu şehri hiç görmeden öldü
seni hala sevdiğimde doğru
sevmediğimde doğru
memelerini emmenin
tüberkülozuna tutulduğum günler
çocukluğumu çoktan geçti
şimdi ne zaman hatırlasam
genelde vokta içmişim
çok sarhoşum
hiç açmıyorum telefonu

öldü



Ar-09
Jan Ender CAN

Başka bi'sıcak,
Hovardaca sevişmeler
Makarna suyunda..

29 Aralık 2009 Salı

26 Aralık 2009 Cumartesi

"Kestane ağacının altında, Sen beni sattın, ben de seni"




-Seni istiyorum.
-Burada olmaz. Gizli yerimize geri dönelim, orası daha güvenli.

-Bunu daha önce de yaptın mı?
-Elbette. Yüzlerce kez; o kadar değilse bile birçok kereler..
-Parti üyeleriyle mi?
-Evet, hep onlarla.
-İç Parti üyeleriyle de mi?
-Hayır, o domuzlarla hiçbir zaman yapmadım. İçlerinde, ellerine fırsat geçse yapacak olanlar var Göründükleri kadar kutsal değiller.
-Dinle, Ne kadar erkekle yatmışsan, seni o kadar çok seviyorum. Anlıyor musun?
-Evet, hem de çok iyi.
-Saflıktan nefret ediyorum, iyilikten nefret edeyorum. Erdem dene şey hiçbir yerde varolmasın istiyorum. Herkesin iliklerine kadar ahlaksızlaşmasını istiyorum.
-Öyleyse ben tam sana göreyim. İliklerime dek ahlaksızım ben.
-Bunu yapmaktan hoşlanıyor musun? Benimle yapmaktan değil, ama yalnızca ve yalnızca bu olayın kendinden..
-Bayılıyorum..

25 Aralık 2009 Cuma

Günlerin Köpüğü'nü Patlatmak



Zoraki Sindirim


Ata-erk millet
Varsa sana garezi
Döşer etten set..

Sikişen Bakışlar

Melody Gardot


Loş ampullerin
Can verdiği dudaklar
Daha bi sakin..

tedirginiz güneşli günlerde bile




gitsen de dünyanın ucuna
her yerde zaman nimetleri
teknoloji yüceltti hepimizi ama yok panzehiri
teknoloji yüceltti hepimizi ama yok, yok panzehiri
saat sabahın ikisi televizyon çoktan bitti
şimdi herkes uykuda yorgun kentlerde
zaman neler getirir
neler neler sence?
şimdi herkes uykuda yorgun kentlerde
şimdi herkes uykuda yorgun semtlerde
olmak ya da olmamak
işte tüm mesele
tedirginiz güneşli günlerde bile
malum zaman teknoloji
malum zaman teknoloji
malum zaman teknoloji, yüceltti hepimizi
malum zaman teknoloji, yok panzehiri
malum zaman teknoloji malum zaman teknoloji

cenk taner'e sabahın 2sinde selamlar olsun..

24 Aralık 2009 Perşembe

Merkezi Otorite


this is my rifle,
this is my gun,
this is for fighting,
this is for fun..

Madeleine Peyroux'a Haiku


Cesaret ister
Burun Dekoltesiyle
Eldeki döper

come away with me..



and i want to wake up with the rain
falling on a tin roof
while i'm safe there in your arms
so all i ask is for you
to come away with me in the night
come away with me

cause two can keep a secret, if one of them is dead

22 Aralık 2009 Salı

Şimdiye Ağıt..


..Çok dandik herifimim..

Evet, anladın, bayağı bi şikayetler birlikteliği olacak bu yazının devamı.. Ama ortak olmak zorundasın, sen araladın pandoranın kutusunu..




"Aman hayatın her türlü ritminden tatmaktan hoşlanıyorum, kendimi akışa bırakmayı seviyorum" tarzı edebiyatlarımı çöpe atılıyorum.. şu son 2 ay bunu yapmam gerektiğini dürterek, hatta işaret parmağı ile resmen sikerek gösterdi..

Özellikle bu son 2 aya zorla doldurduğum fizksel olarak durgunluk, düşüncesel sığlık ve duygusal olarak başıboşluk beni felaket olarak rahatsız etmekte.. yok yani hoşlanma falan.. eğer dersem, "hocam ben bu halimden memnunum, taş taş" anlamalıyımki bi tarafım felaket şekilde Holden'a sünmekte.. hem de katmerlisinden, mick jagger'ın kırışıkları misali..

Hele şu dalgınlık yok mu, dili bağladı ki çözülmek ne mümkün.. hippi koltuk altı örgüleri gibi.. kelimeler yalan, cümle kurmak ise çok zor.. genellikle özneler havada uzun bi süre yüklemi bekliyor.. tabii buluşmaları mümkün olmuyor..

Yakında dizi de izlemeye başlıcam, bu yüzden yazının burasına kadar gelebilmiş olanlardan, sabah ve akşam kuşağından yayınlanan boktan ama uyuşturan program önerisi istiyorum.. Taşaklarım kadar beynimi uyuşturacak kapasiteye sahip olanlarından..



Bu arada Leonard Cohen, Londan Live'dan,

“It’s been a long time since I stood on the stage in London, it was about 14 or 15 years ago. I was 60 years old, just a kid with a crazy dream. Since then I’ve taken a lot of Prozac, Paxil, Welbutrin, Effexor, Ritalin, Focalin. I’ve also studied deeply in the philosophies and religions, but cheerfulness kept breaking through.”


Evet böyle, içimde yaşlı bi Cohen besliyorum.. Hapla, salak programlarla, siktiriboktan çalışmalarla.. Peki bu zihin köreltici etkinliklerin hiç mi iyi tarafı yok.. Tabii var.. Ama bi yerde rahatsızlık şişeyi aşmış, taşıyorsa ve ben "a bak en azından, en azından taşan su bacak arama döküldü, keyfe geldim" diyorsam siki yemişim demektir..

Neyse bu kadar yeter, Smiths'e devam.. Ya da Sonic'e, belki de biraz Springsteen.. Sonra da Waits..

Evet, kımıldamayan bi' taş gibi..

Belki de balık;
Golden fish is lying in the filthy sink

21 Aralık 2009 Pazartesi

The Doors - Live In New York (2009)


Tekrar tekrar somurulecek 6 cd, 90 parca; dogaclamalar, sohbetler, saykodelik cigliklar..


17 Aralık 2009 Perşembe


"when i was a child, i had a fever,
my hands felt just like two balloons.
now i got that feeling once again.
i can't explain, you would not understand."

...

"çok hasta olduğum zaman, ateşim kırka yaklaştığı zaman, ellerim büyür. dev gibi ellerim olur. çoğunca çocukluğumda olurdu.

- ellerim büyüyor, derdim.

büyükanam yahut anam ellerimi soğumuş elleri içine alırlardı. 'yok bir şey, yavrum yok bir şey! bak benim elimde ellerin' derlerdi. sakinlerdim bir iki dakika, yine büyürdü ellerim.
ellerim büyürdü ellerim. ellerim ne kadar büyürdü aman yarabbi! sokağa çıktığım zaman soğuktan ellerim küçülüverirdi. caddelerde idim. binlere karşı birdim. onbinlere karşı birdim."

---büyüyen eller/sait faik abasıyanık


çok ilginç...

13 Aralık 2009 Pazar

2 Aralık 2009 Çarşamba